Orijinal varoluş durumumuz, Bilincin form ve şekillerle özdeşleşmediği bir durumdur. Bilincin bu hali, Birliğin kendisidir, Birliğin halidir ve boş alanı, her şeyi kapsayan aşkın titreşen enerjisi ile tamamen doldurulur.
Kendimizi bilmenin tek yolunun, doğrudan deneyimle, kendi tecrübemizle olduğunu anlamamızdır. Biz sadece uyanık olursak doğrudan deneyim kazanabiliriz. Dikkatli olmak için dikkatimizi Burada ve Şimdi’ye odaklamamız gerekiyor.
Yaşamın daha derin boyutlarına açılan ağ geçidi, Uyarıdır. Uyarı, düşüncelerimiz ve duygularımızla özdeşleşmeden kendimizi öğrenmemizi sağlar.
Düşüncelerimizin ve duygularımızın ötesinde bu yeni, uyanık durumda ilk deneyimlerimiz varlığın tamlığıdır. Bu durumda tüm parçalanma hayatımızdan kaybolur, varoluşumuzun içsel ferahlığını, içsel mutluluğumuzu ve sükuneti tanırız. Evde kendi cildimizde hissediyoruz ve uyarı bilincimizin her türlü düşünce ve duygudan arınmış olduğunu biliyoruz.
Ego ortadan kaybolur, düşüncelerimizin akışı durur ve sadece şu an bizim için vardır. Sonra, o uyanıklık anında, bize açılan kapıdan bize gelen muazzam, evrensel aşk akımından bir şey alırız. Bilinç kendi varoluşuna kadar uyanabilir, biçim ve şekillerle özdeşleşme büyüsünden kurtulabilir.
Ruhsal hafıza kaybının sonu, bilincin kendi varlığımıza, kendimizle daha önce tanımladığımız biçim ve şekil aracılığıyla uyanışıdır.