Neden Kötü Olaylar Hep Seni Bulur – Hayatında Belirlemen Gereken 8 Sınır

Sınırlar, ister bir oyun alanının çevresini belirleyen sınır dışı çizgilerden, ister ilişkilerimizde belirlediğimiz çizgilerden bahsediyor olalım, hangi eylemlere izin verilip verilmediği arasında bir çizgi çizme amacına hizmet eder. İlişki sınırlarının yanı sıra zihinsel sınırlar, duygusal sınırlar, fiziksel sınırlar ve daha fazlası gibi başka türler de vardır. Türü ne olursa olsun, sınırlar hayatının sorumluluğunu üstlenmene izin vererek daha mutlu ve sağlıklı yaşamana yardımcı olmak içindir.

1.Geçmiş Hatalar Üzerinde Durma

Hatalar kaçınılmazdır ve hayatın normal bir parçasıdır; Yaşar ve öğrenirsin. Buna rağmen, geçmiş hatalarımızı tekrar düşündüğümüzde hepimizin “acımasız” anları olmuştur ve bu da kendimizi üzmemize neden olur.

Bu tepkiler normal olsa da, hata yapmanın iyi olduğunu ve geçmiş benliğinin şu anda sahip olduğun bilgeliğe ve gerçekliğe sahip olmadığını hatırlamalısın. Bu nedenle geçmişte yaptığın hatalardan utanmamalısın. O zaman farklı yapabileceğin şeyler için kendini üzmeye çalışmak yerine, yaptığın yanlışı belirleyip gelecekte aynı hatayı yapmamak için kullanmak çok daha sağlıklı ve faydalı bir yaklaşım olacaktır. Aklında tutman gereken bir başka sağlıklı ve olumlu hatırlatma da, geçmişteki bir hatayı tanıma yeteneğinin, daha iyi bir insan olma yolundaki ilk adımı attığın anlamına geldiğidir.

2.Kendi Kendine Olumsuz Konuşma Yapmaktan Kaçın

Geçmişteki hatalarını kabul etmekle birlikte, kendin için belirlemen gereken bir diğer önemli sınır da genel olarak kendi kendine olumsuz konuşmalardan kaçınmaktır. Bazen, kusurlarını kabul etmek ile doğrudan kendini suçlamak arasındaki farkı gözden kaçırmak kolay olabilir. Zayıf yönlerini kabul ettiğinde, bunu, kendin hakkında tam olarak neyi geliştireceğini belirlemene yardımcı olmak için kullanabilirsin.

Öte yandan, kendini suçladığında, nasıl gelişeceğini fazla planlamadan doğrudan karakterine saldırır ve onu düşürürsün. Kendine karşı olumsuz konuşma, özellikle kötü bir zihinsel durumdayken veya zor bir dönemden geçerken kolayca kendimizi aşağı çekmemizi sağlar. “Kendimden nefret ediyorum” ve “Kimse beni sevmiyor” gibi ifadeler buna örnektir.

Kendin hakkında ne kadar çok olumsuz konuşursan, onu o kadar çok güçlendirirsin ve bu zararlı öz inançlar bilincimizde güçlü hale gelebilir. Bunu yapmak, hayatının iş ve okul gibi yönlerini etkileyebilecek olan özgüvenini azaltır.

Bundan kaçınmak için, kendine olumsuz yorumlar yaparken bunu anında yakalayıp “Yapabilirim”, “Ben her şeyin en iyisine layığım” gibi, teşvik edici olumlamalarla karşılık vererek düşüncelerinin daha bilinçli hale gelmesi için çalışabilirsin. Başkaları hakkında kötü konuşmayacağın gibi, kendine de aynı saygıyı göstermelisin.

3.İşin ve Kişisel İhtiyaçların Arasında Sağlıklı Bir Denge Sürdür

İş ve kişisel ihtiyaçların arasında sağlıklı bir dengeye sahip olmak ve bunu sürdürmek, sağlıklı, stresi azaltılmış bir yaşam tarzı için şarttır. Etrafımızı saran hedeflere ulaşma ve gerçekleştirme arzusu nedeniyle, kendini “bırakana kadar çalış” zihniyetinde bulmak kolay olabilir.

Bu yaşam tarzının kurbanı olduğunda, hayatını iş üzerine kurar ve ona hiç bitmeyen bir yapılacaklar listesi gibi davranırsın. Çalışkan olmak takdire şayan bir özelliktir, ancak ilişkilere, hobilere ve izin günlerine zaman ayırarak “çalışma modu düğmesini” nasıl ve ne zaman kapatacağını da öğrenmelisin, aksi takdirde tükenmişlik riskiyle karşı karşıya kalırsın.

İster en sevdiğin programın birkaç bölümüyle gününü sonlandır, ister eve döndüğünde güzel, sıcak bir banyo yap, hepimizin keyif aldığımız şeylere zaman ayırması gerekir. İş ve kişisel ihtiyaçlar arasındaki bu dengeyi koruyarak, stresini sınırlayarak, kendine hayattan zevk almak ve takdir etmek için zaman vererek iyilik yapmış olursun.

4.Farklılıklarından Utanma

Kendi cildinde rahat olmak, kendin olmanın rahatlığını bulmana yardımcı olabilecek başka bir kişisel sınırdır. Başkalarından farklı olmak, genellikle kaçındığımız bir şeydir, çünkü bunlar yalnızlık duygusuna neden olur ve seni bir yabancı gibi hissettirir.

Bu nedenle, uyum sağlamak için belirli bir şekilde davranmayı deneyebilirsin; doğal olmayan, sahte ve bir insan olarak gerçekte kim olduğuna dair zıt bir yol.

İster giyinme şeklini değiştiriyor ol, ister popüler görünmek için başkalarını taklit et, başkalarından kabul ve onay bekleyen bir hayat yaşamana olanak sağlıyorsun. Modaya uygun olanı yapmak kesinlikle kötü bir şey olmasa da, herkesin yaptığını yapmayı seçmek, yalnızca kendi çıkarın için değil, sosyal olarak kabul görmek ve başkaları tarafından onaylanmak amacıyla yapıldığında bir sorun haline gelir.

Bu tür bir davranış, muhtemelen güvensizlikten, diğer insanlardan farklı hissetmekten veya daha önce dışlanmış gibi hissedip, başkaları tarafından “garip” olarak etiketlenmekten kaynaklanabilir.

Tuhaflıklarını ve seni farklı kılan şeyleri benimsemeyi öğrenmek önemlidir, çünkü bunlar kim olduğunu oluşturan temel bileşenlerdir ve kesinlikle utanılacak bir şey değildir.

5.Duygularını, Özellikle Olumsuz Duygularını Doğrula

Üzüntünün zayıflık ve hassasiyetle aynı anlama geldiğine dair yaygın bir yanlış anlaşılma var. Duyguların çok normal bir deneyim olduğu şüphesiz olsa da, bazen başkalarına ve hatta kendimize, belirli durumlarda nasıl hissettiğimizi görmezden gelmemize izin veririz.

Cep telefonunu kaldırıma düşürdükten sonra hissettiğin üzüntü ya da birinin sözlerinden aldığın incinme olsun, bu gibi durumlarda hissetmenin doğru ya da yanlış bir yolu yoktur.

Hayatında belirlemen gereken bir başka sınır da, duygularının yalnızca başkalarından değil, kendinden de geçersiz kılınmasını reddetmektir. Duygu göstermek, kendini küçük düşürmene izin vereceğin bir şey olmamalıdır. Başkalarının veya kendinin düşündüğünün aksine, duygusal olmak “aşırı tepki verdiğin” anlamına da gelmez. Geçersiz duygular, utanç ve mahcubiyet duygularının ortaya çıkmasına neden olur, bu nedenle kendinin veya başkalarının sana bu şekilde hissettirmesine izin vermemek çok önemlidir.

6.Başkalarına Karşı Sorumluluk Alma

Yakın çevremizdeki kişileri önemsemek önemli olsa da, onları desteklemek için orada olmak ile onları “düzeltmeye” çalışmak arasına bir çizgi çekmemiz gerekiyor.

Kendilerini iyileştirmeye istekli olmayan ve onlara yardım etmek için sana güvenmeyi tercih edenler söz konusu olduğunda, ihtiyacı olan birine yardım etmek bir sorun haline gelebilir.

Bir arkadaşının veya sevdiğin kişinin kötü seçimlerinin etkilerini görmek, kolayca yardım etme eğiliminde olmanı sağlar ve bu da bazen onların yükünü onların yerine almaya çalışmana neden olur. Ancak, kendini iyi bir iş yapıyormuş gibi hissetsen de, bazen başkalarının sorunlarıyla uğraşmak yarardan çok zarara neden olur.

Birinin seçimlerini sürekli olarak izlemek, alışkanlıklarını düzeltmek veya eylemlerinin sonuçlarıyla başa çıkmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak kendini zorlayabilir. Sadece seni aşağı çekmekle kalmaz, aynı zamanda diğer kişinin problemlerini kendi başına nasıl aşacağını öğrenmesine de pek yardımcı olmaz.

Sorumluluğu bırakmanın sınırını olduğu yerde belirlemek, bunu yapmak istemeyen birini değiştirmenin veya düzeltmenin senin yükümlülüğün olmadığını hatırlatır. İnkar edilemez sorumluluğumuz olan tek kişi kendimizdir ve aynı kural başkaları için de geçerli olmalıdır.

7.Değerini Başkalarının Tanımlamasına İzin Verme

Hayatta koyman gereken bir diğer önemli sınır da, diğer insanların kendini nasıl gördüğünü etkilemesine nasıl izin verdiğindir. Başkalarının sana davranış biçimini, değerini tanımlamanın bir yolu olarak kullanılmamalısın.

Birisi sana saygısızlık ettiğinde, görünüşün, başarıların veya geçmişin ne olursa olsun, kim olduğunu tanımlamanın bir yolu olarak hizmet etmesi gerektiği anlamına gelmez. Başka birinin saygısız davranışları onun karakterini yansıtır ve sana kötü davranmak kendilerini üstün hissettirmenin bir yoludur.

Başka birinin senin hakkındaki olumsuz görüşünün seninkine dönüşmesine izin verdiğinde, kendi kararlarına kıyasla onların yargılarına daha fazla değer verirsin. Başkaları ne söyleyeceğimizi, ne düşüneceğimizi ve ne yapacağımızı kontrol edemez.

Kim olduğun konusunda kendine güvenmen, dik durman, değerin ve öz kimliğinin yalnızca senin tarafından tanımlanabilecek bir şey olduğunu hatırlaman önemlidir.

8.Başkalarıyla Sınırlarını Güçlendirmekten Korkma

İlişkilerinde sınırlar belirlemek her zaman ‘bir kerelik’ bir iş değildir; Kesinlikle sınırlarının aşıldığı zamanlar olacaktır. İster bir yabancı tarafından, ister yakın bir arkadaş tarafından. Bu gerçekleştiğinde, olayın daha da büyümesine izin vermek yerine, olaydan sonra sınırlarını güçlendirebilmelisin. Sınırlarını güçlendirmenin başarılı olması için her iki uçta da iletişim ve anlayış gereklidir.

Sınırlarını güçlendirmek için karşındaki kişinin, davranışlarının seni nasıl rahatsız ettiğini söylemek ya da belirli bir şeyi yaptıklarında bundan hoşlanmadığını belirtmek kadar basit olabilir. Sağlıklı ilişkilerde, yanlışlıkla birbirinin sınırlarını aşmak normaldir ve birinin sınırlarını aşıp aşmadığın tartışmaya açık bir şey olmamalı. Kısacası, onlara bağlı kalmayacak ve gerektiğinde onları güçlendirmeyeceksen, sınır koymanın bir anlamı yoktur.

Bu sekiz sınır, hayatına koyabileceğin birçok sınırdan sadece birkaçı. Bu sınırların sonucu, daha sağlıklı, daha mutlu bir hayat yaşamana izin vermek, kendine nasıl davrandığını ve başkalarının sana nasıl davrandığı konusunda daha kararlı bir insan olmana yardımcı olmak içindir.

Your Page Title (#satışortaklığı)

Düzenli uygulamalar haline gelmeleri kesinlikle zaman alsa da, hayatında sınırlar oluşturmak ve uygulamak için harcadığın çaba, buna değdiğinden daha fazla.