Sezgisel insanlar her şeyi tüm duyularıyla deneyimlemekle kalmaz, aynı zamanda çevrelerindeki her şeyi gözlemleme eğilimindedirler. Kısmen bilinçli, meraktan ve bilinçsiz bir şekilde, sonunda her şeyi fark ederler.
Son derece sezgisel bir kişi, vücudunda olup biten her şeyi ve dolayısıyla pek çoğunun ciddiye almadığı içgüdüsel duyguyu gözlemleyebilir. Belli bir yiyeceğe ne zaman ihtiyaç duyduklarını bilirler ve sağlıklarında bir sorun olduğunda hissedebilirler.
Sezgisel kişinin sahip olduğu gözlem gücü kolayca sezgisel yeteneğe yönlendirilebildiğinden, yüksek sezgi empati ile yakından ilgilidir. Bu onların etrafındakilerle çok daha derin bir düzeyde bağlantı kurmalarına ve onları sezgisel olarak anlamalarına olanak tanır.
Bilinçaltından gelen sinyalleri deşifre edebilmek, rüyalarını daha kolay hatırlamanı ve analiz etmeni sağlar. Son derece sezgisel olan kişi, sabah ilk iş olarak rüyalarını takip eder ve biraz düşünerek, bilinçaltının göndermeye çalıştığı mesajı anlamaya çalışır.
Yaşadığımız telaşlı hayatlar sezgilerimizi yıpratır, çünkü kendimizle bağlantımızı kaybederiz. Son derece sezgisel olan kişi, tüm bu stresten uzaklaşmak ve yenilenmek için gereken her şeyi otomatik olarak yapacaktır.
Böylesine yüksek bir sezgiyle temas halinde olmak, taşıyıcının, aksi takdirde sezgiyi bulanıklaştıracak herhangi bir olumsuz duyguyu ustaca fark etmesine ve salıvermesine olanak tanıyan bir armağandır. Sezgi, olaylara ve onların etrafında dönen duygulara ince bir bakış açısı getirir. Ayrıca bu içgörü, netlik ve bırakma yeteneği getiriyor.
Sezgisel kişiye gelen birçok bilgi, zaten anlaşılmış ve tanımlanmış olabilecek bir şeydir. Herhangi bir bilgi yalnızca gerçekten ihtiyacın olduğunda kullanışlıdır. Kişi bu bilgiye hiç çaba harcamadan ulaşacaktır.