Dünyanın fiziksel düzlemi yükseliş sürecindedir. Hepimiz kendimizi daha yüksek bir bilinç seviyesine yükseltmeye çalışıyoruz ve bu tür durumlarda ikiz alevlerinizle yeniden birleşme dürtüsünün yoğunlaşması doğaldır.
İkiz alevimiz her anlamda ikizimizdir, aynı öze ve aynı titreşime sahibiz. Bu dünyaya gelmeden önce ruhumuz ikiye bölünmüştü.
İkiz Alevler sonunda yeniden birleşeceklerdir, ancak bunun gerçekleşmesi için birbirleriyle mükemmel bir şekilde rezonansa girmeleri gerekir.
Bu potansiyeli fark etmemiz için, adımlarımızı İlahi Sevgiye geri götürmemiz gerekir; Tüm varlıklara, kendimize ve var olan her şeye. Tek gerçek aşk, koşulsuz olan sevgidir. Biz insanlar olarak sevgimize bağlı beklentilerimiz var, bu yüzden saf değiliz ve bilincimiz yükselmiyor.
Çoğu zaman ikiz alevimiz ve ikiz ışınımız arasında kafamız karışır. İkincisi, bizim tam frekansımızla eşleşmez ve bu nedenle gerçek bir ikiz olamaz, ait olduğumuz ışının bir parçası olabilir.
Örneğin, mavi ışına ait olan insanlar birbirlerinin ikiz ışınları olur, hepsi mavinin biraz farklı bir tonu olur ve bu nedenle tam titreşim frekanslarını paylaşmaz.
Bazen birkaç ruh birlikte gruplanmaya ve tek bir biçimde tezahür etmeye karar verir. Bu asla bir insan formunda olmadı. Aynı şekilde, tek bir ruhun birden fazla forma ayrılmaya karar vermesi de mümkündür. Bunlar çok nadir vakalardır ve her zaman çok güçlü ve kaçınılmaz bir amacı vardır.
İkiz alevlerin buluşmaları duyulmamış bir şey değil. Ama pek çok insanın düşündüğü gibi peri masalı romantizmi değiller. Gerçekte, bu ilişkiler çok zor bile olabilir.
Gerçek şu ki, bilinçte ve fiziksel düzlemde, bu İlahi Birliğin gerçek büyüsü asla deneyimlenemez. İkiz alev ilişkileri insana asla hayal ettikleri rahatlığı ve huzuru getirmez. Nedeni basit. Bu ilişkiler bize meydan okumak ve daha büyük bilincimize ulaşmamıza yardımcı olmak içindir.